Yaralı İçsel Çocukla Bağ Kurma
Hepimizin içinde geçmişte bir şekilde yaralanmış, bastırılmış, yok sayılmış,
ve şimdi görülmeyi, duyulmayı, kabul edilmeyi,
şefkat görmeyi ve özgürleşmeyi bekleyen bir çocuk vardır.
Kalbimizin anahtarı ve iyileşmenin yolu, pusulamız olan İçsel Çocuk ile bağlantıdadır.
Şu an günlük hayatımızda yetişkin bireyler olsak da, yetişkin zihnimizin içinde bilinçaltımızda ve içimizdeki çocukta belki hiç dile gelmemiş, saklanmış, üstü kapatılmış, bastırılmış yaralarımız, duygularımız, ihtiyaçlarımız, korkularımız, endişelerimiz de yer almaktadır.
Günlük hayatımızda, iş hayatında, ilişkilerde karşılaştığımız ve iletişim kurduğumuz bireylerin de, tıpkı bizim gibi yetişkin zihinlerinde yaralı içsel çocukluklarını taşımaktadır.
Hepimizin içinde geçmişte bir şekilde yaralanmış, bastırılmış, yok sayılmış, görülmeyi, duyulmayı, kabul edilmeyi, şefkat görmeyi ve özgürleşmeyi bekleyen bir çocuk vardır. Ve yetişkin hayatımızda deneyimlediğimiz panik atak, anksiyete, kaygı bozukluğu, korku, depresyon, yas hislerimizin kaynağı yaralı içsel çocukta saklı olabilir.
İÇİMİZDEKİ ÇOCUK NEDİR? İÇSEL ÇOCUKLA BAĞLANTI KURMAK BİZE NASIL YARDIMCI OLUR?
Çocukken ebeveynlerimizle gelişmiş olan bağlanma şeklimiz, ebeveynlerimizin bizimle ilişki kurma biçimleri, okul çağında yaşadığımız ilk-erken deneyimler, buradaki karşılanmamış ihtiyaçlarımız, bastırılmış duygularımız, bağlanma şeklimiz, yaşımız ilerledikçe farklı şekillerde tekrar eden kalıp davranışlara dönüşebilir.
Özellikle tetikleyici bir durum, ya da yaşamsal, duygusal, ekonomik bir zorlukla karşılaştığımızda ve yakın ilişkilerimizde içsel çocuğun bastırılmış, doyurulmamış yönleri su yüzüne çıkabilir.
Örnek verecek olursak; yaralı içsel çocuk bazen sessiz, uslu, tatsızlık çıkmasın diye hep alttan alan aşırı fedakar cici kız; bazen onay ve değer görmek için hayattaki tek odağı işi olmuş, çok başarılı ancak derin depresyondaki bir işadamı, veya hiç büyüyüp, sorumluluk almak istemeyen, hep eğlenmek isteyen, işler ciddiye bindiğinde ise kaçıp uzaklaşan bir Peter Pan maskesi ardına saklanmış olabilir. Yüzeyde görünen bir mutluluk/başarı/eğlence sahnesi olsa da, bu sahnenin arkasında, perdenin gerisinde sadece belirli bir rol üzerinden hareket ederek sevgi ve onay göreceğine inanan, koşullu sevgiye şartlanmış, derin yetersizlik ve değersizlik duyguları içinde acı çeken yaralı bir içsel çocuk ile karşılaşabiliriz.
İÇİMİZDEKİ ÇOCUĞUN RUHU NASIL İYİLEŞİR?
Öncelikle onu hatırlamamız, onunla yeniden buluşmamız, dinlememiz, ihtiyaçlarını farketmemiz gerekir. İçimizdeki çocuk ile karşılaştığımızda onun çoğunlukla sevgi, korunma, güven, saygı gibi çocukluk gereksinimlerinin karşılanmadığını fark edebiliriz.
Yetişkin hayatımızdaki kronik kaygı, anksiyete, depresyon, utanç, öfke, suçluluk duygusu, değersizlik hislerinin temelinde içimizdeki çocuğun karşılanmamış ihtiyaçları olabilir.
Bizim sorumluluğumuz, terapi sürecinde artık yetişkin kişiler olarak kendi içsel çocuğumuza da ebeveynlik etmek yani iç çocukla bağlantıya geçerek, duygusal ihtiyaçlarımızı farketmek ve belirlemek, bu ihtiyaçlara şefkatle yanıt verme sorumluluğunu üstlenmek, hislerimize ve özdeğerimize sahip çıkarak sağlıklı sınırlar çizmek, ve çocuğa özgürce kendisi olabileceği güvenli ve sevgi dolu bir yaşam alanı sunmaktır.